- Bibli - AlıntıSöz
- Ben bir bibliyoman idim Murat Bey.
- Bibliyoman?!...
- Evet, Türkçesi kitap hastası, kitapsever.
Murat'ın yüzündeki endişe yerini rahat bir ifadeye terk eder.
- Ne var bunda? Keşke yurdumuzun insanları, herkes, sizin gibi kitapsever olsa.
- Yoo... O kadar kolay değil. Basit değil... Bakın ben size anlatayım. Bu bir hastalık. Üstelik alanındaki benzerlerine nazaran en hafifi.
- Başka türleri de mi var?
- Ohoo. Çok var, çok... Şimdi size kısaca tarif edeyim. Kitapçalarlar vardır. Bunlar normal yollardan kitap sahibi olmak istemez. İlla ki çalacak, ancak o zaman tatmin olur.
-Yok, ya!..
- Evet öyle... Kitap delileri vardır mesela. Bunlarda kitap toplama arzusu durdurak bilmez. Kitabı okumak için almazlar, seyretmek, üzerinde yatıp uyumak, okşamak için edinirler. Bazıları da kitapgizlerdir. Kitabı kilit altında tutar, kimseye göstermez, kıskanırlar. Kitap düşmanları vardır kitaptan tiksinir, nefret eder, elini bile süremez. Sonra kitap yakanlar, kitap yırtanlar, kitapperestler.
- Vay be!.. Ama bunlar çok afedersiniz, yani bir tür manyak oluyor değil mi?
- Elbette.. Nasılsa içlerinde ben de varım.
- Sizinkisi hangi sınıfa giriyordu?
- Benimki en zararsızı. Kitapsever, tutkun. Kitapları seçip alırlar ama kafalarına koydukları kitaba sahip olmak için her fedakarlığa katlanırlar. Sahip oldukları kitaplardan başkalarına övgüyle bahsetmekten hoşlanırlar.
Diğer Mustafa Kutlu Sözleri ve Alıntıları
- Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin değildir, bilirsin.
- "Kalabalıkta kimsenin yuzu kendinin degildir, bilirsin"
- İstanbul böyledir."Yaşanmaz burada" der, çeker gidersin; üç gün geçmeden özlersin.
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- Geceler gebedir, meşime-i şebden neler doğar bilemeyiz.